mevsimlerden bahardı, bir şehir düştü, ben henüz yirmi bir yaşındaydım, çok sigara içiyordum, yavuz mısır seferinden yeni dönmüş çiçeği burnunda bir muzaffer kumandandı, buna mukabil çin'de kültürel devrim henüz tamamlanmıştı, dünyanın muhabbeti başımı döndürüyordu, sonra sevgilim elimden kaydı suya düştü
23 Nisan 2010 Cuma
işte bahar
14 Nisan 2010 Çarşamba
onur ünlü'ye selam olsun
mutlaka izlenmesi gereken bir onur ünlü şaheseri daha, beş şehir. müthiş bir hikaye, sürekli allak bullak eden bir kurgu ve enfes geçişler. bilhassa filmin en can alıcı sahnelerinde, ahmet kaya'nın beni vur şarkısınının kullanılması filme olağanüstü bir hava katmış. büyük usta onur ünlü'ye selam olsun, çok yaşasın. saygı duruşu.
evrim alataş'ın aziz hatırasına
Onun çocukluğu ve ilk gençlik yılları Güneydoğu’da şiddetin en yoğun olduğu dönemde geçmiş. "Köyümüz her hafta basılırdı" diyor. Ve ekliyor: "Ama biz artık bu durumu hayatımızın bir parçası kabul ediyorduk, hatta hayat buydu." Çocukken tahta tabancasını, daha sonra sürekli yasaklanan gazetesini, yaptığı haberleri otoritenin elinde kurtarma çabalarıyla yetişmiş bir OHAL çocuğu, OHAL gazetecisi Evrim Alataş. Sol geleneği olan bir ailenin çocuğu olmak Evrim Alataş’ın hayatını zorlaştırdığı kadar -"Hem Alevi, hem komünist, hem de Kürt bir aileydi" diyor- kolaylaştırmış da. Hayatına toplumsal anlamlar kattıkça bireysel sorunlarını daha kolay çözerek büyümüş. Kemoterapiden saçları döküldüğünde başına taktığı peruğuyla yine sokaklarda, gösterilerdeymiş. Polisler peruğundan yakalamaya çalışırlarmış onu. "Kanseri de siyasi baskılar gibi aşılabilir, yenilebilir bir şey olarak değerlendirdim" diyor.
ey okuyucu, evrim alataş'ın elinden çıkan senaryosu ile min dit, film festivali kapsamında gösterimde, http://vimeo.com/8321359
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)