13 Haziran 2010 Pazar

julia kristeva'dan

Modern insan için en büyük sorun görüntü kirliliğine uğramak... Sosyal faktörlerin etkisi, aileden ayrılması, otorite-baba eksikliği, değer krizleri, işsizlik, göç... Tüm bunlar modern insanın sorunu... Bir yandan da gösteri dünyası var, eve gidiyorsunuz televizyon izliyorsunuz ve görüntü (imaj) zehirlenmesi yaşıyorsunuz. Bize bilgi veriyorlar ama bize fikrimizi sormuyorlar, konuşmayı unutuyoruz. Böyle bir durumda okumak tehdit altında kalıyor. Kitap, görüntünün yanında ayakta kalamıyor, entelektüel olarak bir şey üretemez hale geliyoruz. Yalnızlaşıyoruz. ‘Ruhun Yeni Hastalıkları’ kitabımı yazarken, bu şartlar altında modern insanın psişik alanını kaybettiğine değindim. Modern insan yalnızlık duygusuyla başedemiyor, insanlar içselliğini ve özgün fikirlerini kaybediyor, kendilerine ait bir fikir üretemiyorlar...
Aşk yok; çünkü biz sinik, bilinçli, uyanık, aklı başında ve her şeyi ortada varlıklarız. İnsanlar hayal kırıklığına uğradıkça inançsızlaşıyor, kimseye inanmamaya başlıyor. Fakat bu hayal kırıklığının, bu sinizmin yanında spritüel arayışlara da giriyorlar... Kimse beni sevmiyor ama Tanrı var diyorlar... Herkes bana ihanet etti ama ben Tanrı’ya inanıyorum diyor insanlar. Oysa psikanaliz hem Tanrı’yı analiz edebilir hem aşktan bahsedebilir. Aslında mutlak aşk yoktur, sonsuzluğa giden bir arkadaşlık vardır.

Radikal, 13 Haziran 2010, yazının devamı için tıklayın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder