23 Ağustos 2010 Pazartesi

iki film

iki film değerlendirmesi, eleştiriler. ilk hayatımın kadınısın. bir uğur yücel filmi. eski bir musiki sanatçısına aşık olan tophaneli bir delikanlının hikayesi. tophane delikanlısı dediğime bakmayın siz, eskinin bıçkın delikanlısı olmuş şimdinin istanbul beyefendisi. uğur yücel'in orhan gencebay'a meyyal tiplemesi oldukça başarılı. babacan ve oldukça saygılı duruşu alıp götürüyor. film, başlı başına, uğur yücel performansı için bile izlenir. bunun yanında, türkan şoray ve settar tanrıöğen'in performansları cabası. pek çokları filmi kitsch bulmuş, bence bir parça haksızlık ediyorlar. gönül telini titreten çok efendi bir aşk, kalıbına oturmuş, iyi temsil edilmiş nihayetinde.

ikinci film, takiye. almanya-türkiye ortak yapımı, 2010'da çıkmış. almanya'da bir islami yatırım şirketi almış başını yürümüş, bu şirketin türk-müslüman bir aileyi dramatik bir sona sürüklemesi anlatılıyor. filmi önyargılı ve nisbi olarak islamafobik bulmam bir kenara, film "milli güvenlik ve istihbarat" mefhumları üzerinden prim yapmaya çalışıyor, bu gıcıklayıcı bir durum. müslüman hayat tarzının vitrinde kaldığını hissediyorsunuz. belki de resmedilenlerin bujuva olmalarından. fakat, daha önemlisi esas vurgu, film boyunca modernleşmiş müslüman diasporayı temsil eden bir aile yeniden yapılandırılıyor (deconstruction - reconstruction). yani daha açık ifade etmek gerekirse, film avrupa'daki müslüman hayat tarzının radikalliklerini kırparak, temsili olarak laikleştirmek derdinde (sekülerleştirmek değil).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder