16 Kasım 2009 Pazartesi

pandora's box: film review

[bugün, kafamı toparlayamasam da bu film üzerine birşeyler yazmak istedim, dolayısıyla, devrik cümlelerimin kusuruna bakmayın, bir dahaki sefere bütünlüklü ve akıcı olmaya çalışırım]

hayatı yakalamaya çalışanlara, seyir halindekilere.

"giderim gitmesine, lakin oyuncaklarım kimin olacak?
anneciğimin beş vakit tuttuğu, ellerim ve parmaklarım kimin olacak?
kollarım kimin olacak?"


yüreğe dokunan film, süzülüp gelen film, delip deşen film
üç evlat, annelerinin kaybolduğu haberini alır almaz
memleketlerine/köylerine giderler
bu üç kardeşin birbirlerine fersah fersah uzak yolculukları
en evvel, vurgulanması gereken nokta
ancak paralel seyredebiliyorlar
birbirlerinin hayatınlarına nüfuz edemeden
-üç kardeş, birbiri ile aynı yolda olmayı isteseler de beceremezlerdi zaten-
neyse hikayeye dönelim, annelerini köyden getirirler
apartman dairesinde mahpus olur anneleri
çocuklarını, alzhemeir olduğu için değil
ona ait olmadıkları için tanımaz aslında
üç evlat ve anne arasında hiçbir bağ yoktur
nükseden şefkat yanılsamaları dışında
anne, sürekli gitmek derdindedir
anne, ait olduğu dağlara geri dönmek hevesindedir
velhasılı, anne ne şehre aittir, ne de çocuklarına
sonra murat ile tanışır, torunu ile,
murat en büyük kız kardeşin oğlu
o da ait değildir, sürüklenmektedir

torun ve annane birlikte sürüklenmeye başlarlar
muhayyel, birbirlerini tanımasalar da anladıkları söylenebilir

bir sahne:
nusret hanım (anne)
küçük kızı ile karşılıklı oturmaktadır
küçük kız, hani, bir adamın peşinde ömrünü tükettiği için suçlanan
hasılı, ikisi de acıyı bilmekte, tanımaktadır
karşılıklı otururlarken, gülmeye başlarlar
filmdeki, en kederli ve en samimi gülüşme
o kadar acının ardından
o kadar acıya kaşılık gülüşürler
yalın hallerde ve kederle gülüşmeler
sonra küçük kız, annesinin karşısında,
derin bir iç çeker
kederin lekeleri suretinde zerre zerre
annesine bakar
anne çatık kaşları ile kızına
ama şefkatle, ama anlayarak bakmaktadır
nihayet küçük kız sorar

"beni şu kadar sevdin mi, hep merak ettim; şu haline bak bomboşsun, ha şu cam ha sen, işin tuhaf tarafı, şimdi ben de öyleyim, şimdi ikimizde aynıyız"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder