ağzından kanlar süzülürdü, ciğerime jilet tükürürdü, ah benim kıymetli biraderim.
hayattan düştükten sonra, kollarına vurduğu çentikleri gördüm ilkin,
jileti dilinin üzerinde oynatabilme kabiliyetini takdir ettim.
hayattan düşen diğer insanlar gibi "sen ne bilirsin" bakışı atmıyordu,
nitekim hayattan kabre düşmüş bir ölü kadar tevekkül sahibiydi.
son kertede, şefkatinden sual olunmaz ya, çok şefkatliydi.
uzun süre sonra karşılaştık; koştum elini öptüm, boynuna sarıldım.
"ağabey beni affet" dedim.
oysa o çoktan tabancasını çekip, kafama dayamıştı.
gözlerinde tereddüt yoktu, beynimin pekmezini akıtmaya hazırdı.
beni çok sevdiği için, beni öldürmesi gerekiyordu.
gözlerimden öptü, tek hamlede tetiği çekti.
ben artık şakacı bir ölüydüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder