Sakatlık Çalışmalarına Bir Katkı
Türkiye'de sakatlık mevzuu sosyal bir olgu olarak akademik camiada ve toplumsal bir konu olarak da politik alanda yıllar yılı yok sayıldı. Özellikle eşcinseller, kadınlar ve farklı etnisiteden olanlar entelijansiyanın ve zulme karşı tavır alma iddiasında olan kişi ve örgütlerin ilgi alanına görece kolay girebiliyorken, Türkiye'nin ve dünyanın neredeyse her yerinde benzer sistematik şekilde ayrımcılığa uğrayan ve dışlanan sakatlar söz konusu olduğunda herkesin üç maymunu oynaması, bence üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir durumdur. Oysa 1970'lerden bu yana Amerika ve Avrupa'daki politik alanda çok ciddi bir Sakat Hareketi ve akademide de Sakatlık Çalışmaları adıyla kendine yer edinen önemli bir literatür var...
Şunu söylemek istiyorum, yahu, kimse mi merak etmedi sakatlık konusunu?
Nasıl oldu da Türkiye'de toplumsal-politik bir durum/kimlik olarak sakatlık konusu insan ve toplum bilimlerinin dikkatini çekmedi? Sakatlığın sadece kişisel bir trajedi olarak algılanmasında ve tıp biliminin uzmanlarının da bu trajediyi sonlandırma gücünü elinde bulunduran iktidar grubu olarak konumlanmasında bir terslik olduğunu kimse düşünmedi mi sahiden?
İnsanın kendine yabancılaştırılması; insanın kendi bedenini düzeltilmesi gereken bir "ucube" olarak görmesi, yaftalanan "anormal"liği üzerinden "normal"in kurgulanmasına araç kılınması vs. hiç mi "ilginç" değil?
Bedenlerimizin elimizden alınarak "toplumsal olarak inşa" ediliyor olması, üzerinde düşünülmesi, tarihsel izi sürülmesi gereken bir konu gibi görünmüyor mu?
Eğitim ve istihdam politikalarıyla; kentlerin ve mekânların herkes için uygun yapılmıyor olmasıyla sakatların sistemli bir şekilde dışlanıyor olması toplumsal bir soruna işaret etmiyor mu?
Tıpkı heteroseksüelliğin "normal" homoseksüelliğin ise "anormal" sayılması gibi, sağlam-bedenliliğin de "doğal" olarak dayatılması tanıdık gelmiyor mu? Ya Sakatfobi? Toplumsal Sakatlık kavramı feministlere bir şey çağrıştırmıyor mu? Sol çevreler kapitalizmin yükselişi ile sakatlık ideolojisinin inşası arasında bir bağ kuramaz mı?
Yıllardır bu ve benzeri soruları soruyorum kendi kendime ve doğrusu yakın zamana kadar da cevaplar hep canımı sıkıyordu. Ama son yıllarda bu durum olumlu yönde değişmeye başladı; Sakatlık Çalışmaları alanında araştırmalar yapan ve yayınlar sunan sosyolog arkadaşlarımız var artık. Bana bu yazıyı yazdıran da böylesi bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan Sakatlık Çalışmaları (Sosyal Bilimlerden Bakmak) isimli bir çeviri derlemesinin Koç Üniversitesi Yayınları'ndan yayınlanmış olması. Sakatlık konusunda düşünmeye ve yazmaya çalışan biri olarak ne kadar heyecanlandığımı ve derlemeyi ne kadar kıymetli bulduğumu söylememe gerek var mı, bilmiyorum...
Derlemeyi yapan Dikmen Bezmez, Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde; Sibel Yardımcıve Yıldırım Şentürk, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışıyor. Kitabın girişinden alıntılarsam, "Bu derlemenin amacı, Sakatlık Çalışmaları [Disability Studies] başlığı altında şekillenen, ve görece yeni olan bir araştırma alanıyla ilgili güncel tartışmaları ve literatürü Türkiye'deki okuyucuya tanıtmak".
Bu bağlamda, sakatlık çalışmaları alanındaki temel tartışmaları büyük oranda yansıtabilecek bir yelpaze oluşturmak düşüncesiyle farklı yazarlara ait yirmi bir makale** beş ayrı başlık altında bir araya getirilmiş: 1) Sakatlığa Kuramsal Yaklaşımlar, 2) Tarihte Sakatlık, 3) Dışlama/Dahil Etme Süreçleri, 4) Sakat Hareketi, 5) Sakatlık ve Kimlik.
Yaklaşık 600 sayfadan oluşan kitap her ne kadar akademik makalelerden oluşuyor olsa da meraklı ve hevesli kişilerin okumasına mani ağır bir dili olmadığını söylemeliyim.
"Umuyoruz ki bu derleme sadece sakatlık çalışmaları alanında değil, aynı zamanda sosyal bilimlerin farklı dallarında, özellikle queer, kadın, ırk, etnisite çalışmaları alanlarında da okuyan ve üreten kişilere katkı sağlar."
Israrla tavsiye ediyorum; okudukça göreceksiniz ki sakatlık hiç de öyle bildiğimiz/zannettiğimiz şey değil; ve sakatların kurtuluşu aslında "sağlam-bedenleri" de özgürleştirecektir.
...
Bu konuda, okunmaya değer makaleler:
Sibel Yardımcı, Sakatlık ve Mekan İlişkisi Üzerine, http://www.planlama.org/new/kose-yazilari/sakatlik-ve-mekan-iliskisi-uzerine-sibel-yardimci.html
Sakatlık kavramı üzerine, bu yazının sonuna, Sibel Yardımcı şöyle bir not düşmüş: "Terminoloji konusunda... Küçükaslan’a göre, bir şeyi “özürlü” olarak nitelediğimizde, o şeyin değerini başka bir “bütün” ile kıyaslamış ve onu değersizleştirmiş oluyoruz. Oysa insan olmaktan kaynaklan değeri, bedenleri ve zihinleri mukayese ederek azaltmaya kimsenin hakkı yok. “Engelli” kelimesi ise, “engelli” olma durumunu kişiye atfediyor. Oysa bizler, toplumsal yapıdan kaynaklandığını savunuyoruz. “Sakat” kelimesini ise, bu sıraladığımız anlamları nispeten içermediği, daha çok bir hal tespiti yaptığı için ve biraz da “sakat” sözcüğüne olumsuz anlam yükleme eğiliminde olan toplumsal anlayışa inat tercih ediyoruz."